Önce Çocuklar ve
Kadınlar Ve kültür
Merhaba sevgili dostlar.
Bundan sonra her pazar sizler için bir kültür ve sanat köşesi oluşturacağız. Burada yapacağımız düzenli paylaşımlar ile çocukların ve kadınların kültür ve sanat tarihindeki yerine ve önemine değineceğiz.
Bu hafta Nobel Ödülü alan ilk kadın olan Marie Curie’ye tanıyacağız.
Marie Skłodowska Curie, bilimin devrim niteliğindeki başarılarıyla tanınmakla birlikte, kadın mücadelesi açısından da önemli bir figürdür. Hayatı ve çalışmaları, kadınların toplumdaki yerini sorgulayan ve değiştiren bir örnek oluşturmuş; aynı zamanda bilimin ilerlemesiyle eşitlik ve özgürlük ideallerini bağdaştıran bir sembol haline gelmiştir.
Marie Curie, bilimin erkek egemen bir alan olduğu bir dönemde, bilimsel başarısıyla kadınların bu alanda da var olabileceğini gösterdi. Onun Nobel ödülü kazanması, kadınların toplumsal cinsiyet kalıplarını aşabileceklerini ve bilime eşit katkı sunabileceklerini kanıtladı.
Polonya’da kadınların üniversiteye kabul edilmediği bir dönemde eğitim almak için Fransa’ya göç etmesi, kadınların eğitim hakkı mücadelesine ilham veren bir adımdı. Eğitimin kadınların özgürleşmesindeki kilit rolünü somut bir örnekle gözler önüne serdi.
Maddi zorluklar ve emekçi bir kadın
7 Kasım 1867 yılında Polonya’nın Varşova şehrinde dünyaya geldi. Anne ve babası öğretmen olan Curie , ailesindeki 5 çocuğun en küçüğüydü.
Ailesinin, Çarlık Rusyası’nın baskısı altındaki Polonya’daki ulusal ve toplumsal mücadelelerin içinde yer alması, onun sınıf bilinci ve adalet duygusunun şekillenmesinde etkili oldu. Bu, sosyalist ideallere yakın bir duruş geliştirmesine katkıda bulundu.
Bir çocuk olarak, fizik ve matematik dersleri veren babası Wladyslaw’i kendisine örnek aldı. Okulda başarılı ve meraklı bir öğrenci oldu. Henüz 10 yaşında iken annesi Bronislawa’yı tüberküloz nedeniyle kaybetti.
Orta okulu birincilikle bitiren Curie , Varşova üniversitesine sadece erkekler gidebildiğinden kayıt yaptıramadı. Onun yerine resmi olmayan derslerin verildiği bir okulda eğitim aldı. Kız kardeşi Bronya ile birlikte, yurt dışında resmi bir okulda eğitim almak istemelerine rağmen , ekonomik açıdan kötü durumda olduklarından, bunu gerçekleştiremediler. Kız kardeşiyle yaptığı anlaşmaya göre, birisi çalışıp diğerinin eğitim almasına destek olacaktı. Daha sonra , eğitimini bitiren kız kardeş çalışıp , diğerinin eğitim almasını sağlayacaktı.
Curie’nin bilime yaklaşımı, bireysel zenginlik veya şöhret arayışından uzak, toplumsal yararı önceleyen bir karakter taşıyordu. Özellikle radyoaktivitenin tıbbi kullanımını geliştirmesi, bilimin halkın yararına hizmet etmesi gerektiğini savunan insanlık değerleri ile uyum içindeydi.
Birkaç parça ekmek ve birazcık tereyağı
Curie’nin hayatı ve onun zorluklar karşısındaki mücadelesi kadınların mücadelesi için adeta bir anıtsal değer taşıyor.
Curie öğrencilik hayatı boyunca özel dersler vererek çalıştı. Boş zamanlarında fizik, kimya ve matematik okuyarak kendini eğitti. Sonunda, 1891 yılında Paris’te bir okula kayıt yaptırdı. Burada kendisini eğitimine adadı. Curie , çok az parası olduğundan çoğu zaman sadece ekmek , tereyağı ve çay ile beslenmek zorunda kaldı. Bu sağlıksız beslenme, bazen hastalanmasına neden oldu.
Tüm zorluklara rağmen Marie Curie, radyoaktivite terimini ilk kez kullanan bilim insanı oldu. Uranyum ve toryum gibi elementlerin, atomik düzeyde enerji yayarak parçalandığını keşfetmiş ve bu süreci “radyoaktivite” olarak adlandırmıştır.
Bu keşif, atom fiziğinin doğuşuna yol açmış, atomun yapısı ve enerji salınımı hakkındaki anlayışı değiştirmiştir.
Kadınlar, bilim ve Curie…
Curie, bilim dünyasındaki başarılarıyla kadınların geleneksel rollerinin ötesine geçebileceğini ve topluma aktif bir şekilde katkıda bulunabileceğini gösterdi. Onun hikâyesi, kadınların her alanda eşitlik talep edebileceğinin bir kanıtı oldu.
Yaşadığı dönemde hem cinsiyetçi önyargılarla hem de bilimsel topluluk içindeki erkek egemen zihniyetle mücadele etti. Örneğin, Fransız Bilimler Akademisi’ne üye olamaması, bu eşitsizliklerin açık bir örneğiydi. Ancak Curie, başarılarıyla bu önyargıları yerle bir etti.
Curie, eğitim ve bilime erişimin herkes için bir hak olduğunu savundu. Kendi eğitimine yaptığı fedakârlıklar, kadınların eğitimde eşit fırsatlar için verdikleri mücadelenin öncüsü olarak değerlendirilebilir.
Curie, radyoaktif maddelerin kullanımını savaş alanındaki yaralıların tedavisi için geliştirdi ve bu çalışmaları sırasında herhangi bir maddi kazanç talep etmedi. Onun bu yaklaşımı, sosyalistlerin halk yararına çalışmayı önceleyen değerleriyle yorumlandı daima.
Uluslararası kadın mücadelesinde ilham kaynağı
Curie’nin başarıları, sadece Fransa veya Polonya’da değil, dünya genelinde kadın hakları hareketleri için bir ilham kaynağı oldu. Bilimdeki başarısıyla, kadınların her alanda eşit haklara sahip olabileceğini gösterdi.
Onun bilim dünyasındaki varlığı, kadın akademisyenler ve bilim insanları için bir kapı araladı. Onun Nobel ödülleri, sonraki kuşaklar için kırılması zor cam tavanları yıkmaya başladı.
Yaşamını bilimsel çalışmalara adayan Curie’nin kocası 1906 yılında bir kaza sonucu öldü. Yaşadığı büyük acılara rağmen , çalışmaya devam etti ve Sorbonne üniversitesinde ilk kadın profesör unvanını aldı.
Curie 1911 yılında ikinci Nobel ödülünü kimya alanında aldı. Ödülü radyum ve polonyum elementlerini keşfetmesinden ötürü ona verildi. İkinci ödül ile birlikte , Nobel ödülünü iki kez alan ilk bilim insanı unvanını da kazandı.
Radyoaktif elementlerle yaptığı uzun çalışmalar , sağlığını kaybetmesine neden oldu. Laboratuvar önlüğünün cebinde sürekli radyum tüplerini taşıdığı biliniyordu. Marie Curie 4 Temmuz 1934 yılında öldü.
Yaşamı boyunca bir çok önemli çalışmaya imza attı. Marie Curie şimdiye kadar ki en ünlü kadın bilim insanıdır.
Kız kardeşleri ile dayanışarak okuyan, aldığı eğitimlerle insanlığa bir nice katkı sunan Marie Curie’nin yaşamı, yalnızca bir bilimsel başarı hikayesi değil, aynı zamanda kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi için güçlü bir örnektir. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, Curie’nin yaşam hikayesini, kadın hakları, eğitim ve sağlık mücadelesinde geleceğe taşımayı görev bilir.
Anısına saygıyla….